Yeni görev: 1999 RQ36’yı izleme. 1900 metre çapındaki kaya ve toz yumağından oluşmuş bu asteroit, belki de bize güneş sisteminin nasıl oluştuğunu ve hayatın nasıl yeşerdiğini anlatabilir.
NASA’nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nden Bill Cutlip: “Bu asteroit güneş sisteminden önce oluşmuş bir “zaman tüpü”dür” diyor. Cutlip, 2009’un son günlerinde NASA’nın bütçesi düşük olarak kabul ettiği üç tekliften birisi olan ve OSIRIS-Rex olarak adlandırılan yeni projenin önde gelen sahiplerinden biridir.
Aynı ekipten Dr. Joseph Nuth: “Bozulmamış (saf) bir örnek ile –ki NASA’nın elinde böylesine özel bir göktaşı örneği yoktur- bilim insanları güneş sisteminin öncesi hakkında bilgi sahibi olabilecekler. Gezegen oluşumunun ilk aşamalarında ve yaşamın kökenini oluşturan organik bileşikler için yeterli bilgi edinebileceklerdir. Dünya’ya düşen bir asteroitten bu tür veriler elde etmek neredeyse imkansızdır. Çünkü asteroit atmosfere girince hem parçalanmaya ve yanmaya başlar hem de havadaki organik bileşikleri ve mikropları kendine çeker” diyerek konuyu daha da açıyor.
Asteroitler, 4.5 milyar yıl önce güneş ve gezegenleri oluşturan gaz ve toz bulutundan kalan artıklardır. Yani asteroitlerde güneş bulutsusundaki özgün maddeyi taşımaktadır.
Bazı asteroitlerde bu yapı sıcaklık ve kimyasal nedenlerle değişime uğradı. Kimileri başkalarıyla çarpışıp küçüldü, kimisi ise daha da büyüdü. Küçük asteroitlerin yapısal olarak çok az değişime uğradığı düşünülüyor. RQ36’da bunlardan biridir. Bu asteroitler yaşam için zorunlu olan organik moleküllerin temelindeki karbon elementi açısından zengindir. Uzay boşluğunda dolanan göktaşı ve kuyrukluyıldızların yüzey ve iç yapılarında organik moleküller oluşabilir. İşte RQ36’da bu moleküller bulunabilir.
RQ36, Uluslararası Astronomi Birliği tarafından Dünya için tehlike oluşturabilecek asteroitler arasında değerlendirildi. 1800’de 1 şansla 2170 yılında Dünya ile çarpışma olasılığı bulunuyor.
“RQ36’nın yüzeyini ayrıntılı inceleyebilmek için çevresinde bir yıl boyunca dolanacağız ve bir örnek almak için hedef bölge belirleyeceğiz. Bu çalışma bize bir deneyim kazandıracaktır” diyor Nuth.
Bir asteroitin yakınında bir uzay aracı kullanmak kolay değildir. Çoğunun yüzeyi ve yapısı bozuktur ve kendi çevrelerinde hızlı dönerler. Bu nesnelerin küçük kütle çekimleri vardır. Bu da ortaya çıkabilecek diğer kuvvetlerin uzay aracının konumunu etkileme riski bulunur.
“Bir asteroitin kütle çekimi öyle küçüktür ki, yüzeydeki bir taşı elinizden bıraksanız, taş asteroitin yüzeyine yarım saat sonra ulaşacaktır” diye örnek veriyor Nuth.
Bu yeni görev ile ayrıca “Yarkovsky etkisi”ni de ölçerek, dünyaya çarpma olasılığı bulunan asteroitlerin yörüngelerinin daha doğru hesaplanmasını sağlayacak. Yarkovsky etkisi, bir asteroitin yüzeyine çarpan güneş ışığının etkisiyle ısı enerjisi artan nesnede oluşan küçük itme kuvvetidir. Bu küçük itme kuvveti nedeniyle asteroitlerin yüzeyleri düzensizdir ve asteroitler bu kuvvetten dolayı sallanır ve dönerler. Dünya’ya yaklaşan bir asteroitin Yarkovsky etkisi dikkate alınmazsa yörüngesi sağlıklı olarak saptanamaz.
OSIRIS-Rex’in açılımını yaparsak: “O”, bilimsel anlamda yaşamın temel kaynaklarını; “SI” RQ36’nın dalga boylarıyla alınacak ve oluşturulacak şeklini; “RI” su, metal gibi önemli kaynakların dağılımını; “S”, dünya için tehlikeli olabilecek asteroitlerin yörüngesinin doğru olarak saptanmasını ifade etmektedir. “Rex” ise “Regolith Kaşifi” (Regolith Explorer) anlamındadır. Regolith birçok asteroitin yüzeyinin üst kısmındaki kaya ve toz tabakasıdır.
OSIRISD onaylanırsa, üzerine çeşitli araçlar eklenecek. Elektrik yüklerini ve atomları tanıyan bir tayfölçer, iki kızılötesi tayfölçeri konulacak. Görevin en geç 30 Aralık 2018’e kadar başlaması gerektiği belirtiliyor.
Kaynak: NASA/Goddard