Yakınımızdaki Yıldızda Dört Gezegen Var
Gökbilimciler, Yer’e en yakın ikinci yıldız sistemi olan Barnard yıldızının çevresinde dolanan bir değil dört küçük gezegen olduğuna dair yeni kanıtlar ortaya koydu.
Her biri Yer’in kütlesinin yaklaşık %20 ila %30’u kadar olan dört gezegen, ana yıldızlarına o kadar yakın ki, yıldızın çevresinde birkaç günde bir tur atıyorlar. Yıldıza oldukça yakın olduklarından muhtemelen yaşanabilir olmak için çok sıcaklar. Bulgu, yakın yıldızların etrafındaki daha küçük gezegenleri keşfetmek için yeni bir yöntem getiriyor.

“Gerçekten heyecan verici bir buluş. Barnard Yıldızı kozmik komşumuz olmasına rağmen hakkında çok az şey biliyoruz,” diyor Chicago Üniversitesi’nde doktora öğrencisi ve çalışmanın ilk yazarı Ritvik Basant. “Bu, önceki gözlem araçları ile yeni araçların hassasiyetinde bir dönüm noktasına ulaşıldığının sinyalini veriyor.”
Yıldız sallantıları
Gökbilimciler bir gezegeni olması umuduyla bir yüzyıldır Barnard yıldızını inceliyorlar. İlk kez 1916’da E.E. Barnard tarafından Yerkes Gözlemevinde keşfedilen bu sistem, bizimle aynı konfigürasyona sahip, yani tek yıldızlı en yakın sistemdir. (En yakın yıldız Proxima Centauri, birbirinin çevresinde dolanan üç yıldızdan oluşan sistemin üyesidir; bu da gezegen oluşumunun ve yörüngelerin dinamiklerini değiştiren etkiye neden olur.)
Barnard Yıldızı, evrende çok sayıda bulunan M tipi cüce yıldızdır. Bu nedenle bilim insanları, gezegenleri hakkında daha fazla bilgi edinmek isterler. Ancak en güçlü teleskoplarla bile yıldızlarının parlaklığı gezegenlerin görülmesini engeller. Araştırmacılar bu nedenle gezegen arama ve özelliklerini belirlemek için daha yaratıcı yollara başvururlar.
Araştırma, Hawaii’deki bir dağın tepesinde bulunan Gemini teleskopuna bağlı ve ötegezegenleri aramak için Maaron-X adlı aleti tasarlayıp kuran Chicago Üniversitesinden Prof. Jacop Bean tarafından yürütüldü.
Yıldızlar gezegenlerinden çok daha parlak oldukları için, gezegenlerin yıldızları üzerindeki etkilerini araştırmak daha kolaydır; örneğin bir bayrağın nasıl hareket ettiğini izleyerek rüzgârı değerlendirmek gibi.
MAROON-X böyle bir etkiyi arar; her gezegenin kütle çekimi yıldızın pozisyonunu hafifçe çeker, yani yıldız ileri geri sallanıyormuş gibi görünür. MAROON-X ışığın rengini o kadar hassas bir şekilde ölçer ki bu küçük kaymaları yakalayabilir ve hatta bu etkiye bakarak yıldızın etrafında dönmesi gereken gezegenlerin sayısını ve kütlelerini bile çözümleyebilir.
Basant, Bean ve ekibi, üç yıllık bir süre boyunca 112 farklı gecede alınan verileri titizlikle kalibre edip analiz ettiler. Barnard yıldızının çevresinde üç gezegen için sağlam kanıtlara ulaştılar.
Ekip bulgularını, Şili’deki Çok Büyük Teleskop’ta bulunan ESPRESSO adlı bir cihazla alınan, başka bir ekibin Kasım ayında gerçekleştirdiği gözlemden elde edilen verilerle birleştirdiğinde, dördüncü bir gezegene dair sağlam kanıtlar buldular.
Araştırmacılara göre bunlar, Jüpiter gibi gaz devleri değil muhtemelen kayalık gezegenler. Bunu kesin olarak belirlemek zordur; onları Dünya’dan gördüğümüz açı, bir gezegenin kayalık olup olmadığını anlamak için kullanılan olağan yöntem olan yıldızlarının önünden geçişlerini izleyemeyeceğimiz anlamına geliyor. Ancak diğer yıldızların etrafındaki benzer gezegenler hakkında bilgi toplayarak, yapıları hakkında daha iyi tahminlerde bulunabiliriz.
Keşfedilen gezegenler, bu gözlem tekniğiyle şimdiye kadar bulunan en küçük gezegenler. Bilim insanları evrende bundan daha fazla gezegen bulmanın yeni bir döneminin başlangıcı olmayı umuyor.
Şimdiye kadar bulduğumuz kayalık gezegenlerin çoğu Yer’den çok daha büyük. Evrende Yer kütlesinde çok sayıda gezegen olduğu düşünülüyor. Küçük gezegenlerin devlere oranla daha geniş çeşitlilikte bileşimlere sahip olacağını düşünmek için nedenler var. Daha fazlasını buldukça, bu gezegenlerin nasıl oluştuğu ve gezegenlerin yaşanabilir koşullara sahip olma olasılığını neyin değiştirdiği hakkında daha fazla bilgi edinilebilir.