Gökbilimciler erken evrendeki bol yıldız üreten gökadaların nüfusunu belirleyebilmek amacıyla NASA’nın Hubble Uzay Teleskopu ve WM Keck Gözlemevi’ni kullandı.
Uzak evrendeki oldukça küçük ve sönük görülen çok sayıda gökada Hubble ile morötesi ışık altında yakalandı ve ardından Hawaii’deki Mauna Kea tepesinde bulunan güçlü Keck teleskopu ile onaylandı.
Ekip 10 milyar yıl önce yıldız doğumlarının doruğa çıktığı 58 genç ve çok küçük gökadayı Hubble ile görüntüledi.
Ekip daha sonra üzerinde LRIS aracı takılı olan 10 metrelik Keck Teleskopu ile 58 gökadanın kırmızıya kayma oranını 12 olarak belirleyerek yaşlarını onayladı. Düşük Çözünürlüklü Görüntüleme Tayfölçeri (The Low Resolution Imaging Spectrometer-LRIS) çok yönlü görünür dalga boyu görüntüleme aracıdır.
Yeni keşfedilen gökadalar daha büyük olanlara göre 100 kat daha büyük ve daha sönük olduğundan Hubble için bile oldukça silik görülmektedir. Ancak gökbilimciler alandaki bu sönük gökadaları görebilmek için küçük bir hileye başvurdular. Abell 1689 adlı daha yakın bir gökada kümesinin kütle çekimi nedeniyle bükülen ışıktan yararlanarak adeta bir mercek gibi arka alandaki gökadaları gördüler. Kütle çekimsel mercek adı verilen bu yöntemde uzaktaki gökadalardan gelen ışık yakındaki büyük bir küme tarafından kırılarak uzak cisimlerin büyük görülmesine neden olur.
Çalışma ekibinden fizikçi ve gökbilimci olan Brian Siana: “Her zaman parlak gökadaları bulmamız bir sorundu. Çünkü parlak gökadalar buzdağının görünen kısmıdır. Şimdi biz bol yıldız oluşturan daha uzaktaki küçük ve sönük gökadaları da görebildik. Gerçekten şimdi buzdağının görünmeyen kısmını çalışıyoruz” diyor.
Siana’nın ekibi evren yaklaşık 3,4 milyar yıl yaşındayken görülen gökadaların sayımını tamamladığını düşünüyor. Elde edilen örnek erken evrenin temsilcileri kabul ediliyor. Bu dönemdeki yeni yıldızların çoğu bu gökadalarda oluşmuş olmalıdır.
Bu gökadaların keşfi aynı zamanda küçük gökadalardaki sıcak yıldızların elektron sökmesi yoluyla hidrojenin iyonlaşmasını sağlayarak gereken ışımayı dışarı pompaladığı tezini de güçlendiriyor. “Yeniden iyonlaşma” adı verilen bu süreç Büyük Patlama’dan sonraki iki milyar yıl içinde ya da başka bir ifadeyle günümüzden 13 milyar yıl önce oluştu.
“Bizim örnek gökadalar “yeniden iyonlaşma” döneminden birkaç milyar yıl sonra var olsalar da bunların en azından bir kısmının bu sürece katkı sağladığı düşünülüyor” diyor Siana.
Erken dönem gökadaları günümüzdeki görkemli sarmal ve eliptik gökadalar gibi değiller.
Araştırma ekibinden Anahita Alavi: “Çekimsel mercek yöntemi bunların şeklini belirgin bir şekilde uzatıyor. Mercekleme yöntemi olmadan Hubble bunları noktasal birer kaynak olarak görecektir. Bu gökadaların boyutları hakkında henüz bir fikir sahibi değiliz” diyor.
Hubble verilerine göre bu gökadalar birkaç bin ışık yılı çapında olup küçük ve düzensiz bir şekle sahipler.
“Bu gökadalar Samanyolu gibi büyük bir gökadanın onda biri ya da yüzde biri kadar kütlelidir. Ancak bu gökadalardaki muazzam miktardaki yıldız oluşumu nedeniyle yoğun morötesi ışıma yayarlar” diyor Siana.