2008 yılında keşfedilen HAT-P-7 b gezegeninin, yıldızına göre ters yönde dolandığı belirlendi. Gezegenin yörüngesi ise yıldızın ekvatoruna göre 86 derece eğik olduğu hesaplandı.
1995 yılında başlayan ötegezegen keşifleriyle bugün Güneş Sistemi dışında 403 gezegen keşfettik. Üstelik bu gezegenlerin çok büyük bir kısmı Dünya üzerindeki gözlemevlerinde bulunan teleskoplarla keşfedildi. Bu teleskoplarla yalnız gezegen keşfi değil, aynı zamanda bulunan gezegenlere ilişkin detaylı bilgilere de ulaşılabiliyor. Bu gezegenlerin tamamı pek doğaldır ki Samanyolu Gökadamız içerisinde yer alıyor.
Princeton Üniversitesi’nden Astrofizikçi Adam Burrows: “Bir gezegen hakkında bilgiye ulaşmanın yollarından biri de yıldızın özelliklerini saptamaktır. Yıldızın kendisini izleyerek, çevresinde dolanan gezegenin kütlesi, yarıçapı gibi fiziksel özelliklerini belirleyebiliyoruz. Çünkü gezegen oluşumu yıldız oluşumu bağlamında açıklanabilmektedir” diyor.
Massachusetts Teknoloji ve Enstitüsü’nden Doc.Dr. Joshua Winn ise fikrini şöyle belirtiyor: “Güneş sistemindeki gezegenler aynı düzlemde ve aynı yönde dönerler. Yüzlerce yıldır gökbilimciler Güneş ve gezegenlerinin aynı toz ve gaz diskinden oluştuğu modelini kabul ederler. Bu bilgiyi de diğer sistemler üzerinde rahatça yaymaktadırlar.”
Ancak ötegezegenler üzerinde yapılan yeni çalışmalar, gezegenlerin oluşumlarının mevcut modelden farklı olabileceğini düşündürüyor. Bir ötegezegenin ne kadar normal veya olağandışı olduğunu yine Güneş Sistemimize bakarak anlayabiliyoruz.
“Oralarda bir yerlerde yaşamın oluşumu ancak yıldız ile gezegenin uyumlu olmasıyla ilgisi olabilir, belki de bu uyum yörüngelerinin eğik olmasından kaynaklanıyor” diyor Winn ve devam ediyor:
“Eğik bir yörüngesi olduğu bulunan ilk gezegen HAT-P-7b değildir. Şubat 2009’da başka bir ötegezegenin 37 derecelik eğimle dolandığı bulunmuştu. Ama bu kadar büyük bir açıyla yıldızı çevresinde dolanan ilk gezegen olması nedeniyle HAT-P-7b önemlidir.”
Keşif geçtiğimiz Temmuz ayında Hawai’deki Subaru Teleskobu ile yapıldı. HAT-P-7b’nin yörünge açısını ölçmek için gezegenin yıldızının önünden geçmesi gerekiyordu. 1.4 ile 1.8 Jüpiter kütleli gezegen bizden 1000 ışık yılı uzaklıkta bulunuyor.
Geçiş yöntemi denilen bu yöntem ile 60 dolayında gezegen keşfi yapıldı. Gezegen yıldızının önünden geçerken çok küçük renk değişimleri yüksek çözünürlüklü tayf ölçerlerle ölçülerek Doppler etkisi yöntemiyle de sonuca varılıyor. Doppler etkisine göre bir nesne bizden uzaklaşırsa tayfı kırmızıya, yaklaşırsa mora kayar. Eğer bir yıldız hem kırmızıya hem de mora kayma yapıyorsa o zaman bu yıldızın bilinmeyen bir arkadaşı olduğu sonucuna varılır.
Eğer bir ötegezegenin yörüngesi dik ise bu durumda gezegen doğrudan yıldızının önünden geçer. Gezegen yıldızının önünden geçerken yıldızın görünen parlaklığında çok küçük azalmalar gözlenir ki bu azalma %1 ile %2 aralığındadır. Yıldızın ışığı bir prizmadan geçirilerek renk tayfları (gökkuşağı renkleri gibi) gözlenir. Gezegen yıldızının önünden geçerken yıldız mavi görünür ve tayfı kırmızıya kayar. Gezegen yıldızının önünden çekilirken ise yıldızın rengi kırmızıya yaklaşır ve tayfı mora kayar.
Winn’in ekibi HAT-P-7b’nin tayfını inceledi. İlk olarak yıldızın ışığının hem maviye hem de kırmızıya kaydığını gördüler. Tüm ölçümlerde de bu görüldü. Bunun bir tek açıklaması vardı: HAT-P-7b gezegeni yıldızının çevresinde ters yönde dolanıyordu.
Bu değişimleri ölçerek yıldızın ekseni ve gezegenin yörünge eğimi hesaplanabilir. Winn’in ekibi gezegenin yörünge açısının 86 ile 180 derece arasında olması gerektiğini buldular. Bu ise gezegenin iki farklı yörüngesel açıya sahip olduğunu gösteriyor. Birincisi gezegenin yıldızın kutbuna göre 90 derecelik bir eğime sahip olduğunu, diğeri ise yıldızın ekvatoruna göre 180 derecelik bir eğimle dolandığı anlamına geliyor.
Bu belirsizlikten dolayı yıldız ile gezegeni arasındaki gerçek yörünge açısı hesaplanamamıştır. Bunun yerine sadece Dünya’dan görülen açı hesaplanabiliyor. Dönüş ekseninin ne kadar eğik olduğu henüz bilinmiyor.
Bir yıldız sistemini oluşturan öğelerin aynı toz ve disk yapısından oluştuğu modeli bu olayı açıklayamıyor. Ancak gökbilimciler bu modelin yanlış olmadığını belirtiyor. Her ne olduysa HAT-P-7 sistemindeki yörüngeler karışmıştı. Bunu açıklamaya yönelik bir diğer öngörü ise bilinmeyen üçüncü bir cismin daha olması. Bu üçüncü cisim ya bir gezegen ya da yıldıza eşlik eden bir başka yıldız olabilir. Bu durumda yörünge karışıklığı açıklanabilir. NASA’nın Kepler uydusu bu konuda yardımcı olabilecek. Aslında sisteme ilişkin ilk gözlemini yaptı bile: Kepler’den HAT-P-7.
sayın hocam,
yapmış olduğunuz düzeltme için teşekkür ederim.
kimbilir belki de 1000 ışık yılı uzaklıktaki bir karadeliğin diğer çıkışındaki sistemi gözlemliyoruzdur
Karadeliklerin olay ufku adı verilen sınırının içinde neler olup bittiği bilinmiyor. Karadeliklerin varlığı çevrelerindeki nesnelerin özellikle de yıldızların anormal hareket sergilemesiyle bulunabiliyor. Yani HAT-P-7 sisteminin bir karadeliğin diğer ucundaki bir sistem olduğu söylenemez. Ancak belki şu akla gelebilir: HAT-P-7 yıldızına eşlik ettiği düşünülen şimdilik bilinmeyen nesne acaba bir karadelik olabilir mi? Bu sorunun yanıtı da zamanla ortaya çıkacaktır.