ESA’nın Planck Uzay Gözlemevi’nden alınan yeni görüntüler yıldız oluşumu sürecinin anlaşılması için gökadadaki gaz ve tozu inceleyerek, onlara şekil veren kuvvetleri anlamamıza yardımcı oluyor.
Bu tozlu perdeler arkasında gerçekleşen yıldız doğumlarını elimizde yeterli donanım yoksa göremeyiz. Hiçbir görünür ışık teleskopu bu tozun arkasını görmez ve bize siyah bir bölge gösterir. Ancak Planck’ın mikrodalgayı süzen gözleri toz ve gazın ışıldamasını algılar ve bu karanlık bölgelerin arkasında neler olup bittiğini bize gösterir. Planck böylesi iki ayrı bölgenin ayrıntılarını bize iletti.
Avcı (Orion) yıldız oluşum bölgesi bizden 1500 ışık yılı uzaklıkta yer alıyor. Pembemsi küçük bir leke olarak çıplak gözle de görülen Avcı Bulutsusu gökyüzünün ünlü bulutsuları arasındadır.
İlk görüntü işte bu Avcı Takımyıldızı’nı kapsamaktadır. Bulutsu merkezin altındaki parlak noktadır. Merkezin sağında yer alan parlak nokta bir at kafasını andırdığı için Atbaşı Bulutsusu olarak bilinir.
Barnard’ın ilmeğinin dev kırmızı yayı ise yaklaşık 2 milyon yıl önce patlayan bir yıldızdan yayılan şok dalgalarını göstermektedir. Patlamadan dolayı oluşan balonun çapı 300 ışık yılı dolayındadır.
İkinci bölge olan Kahraman (Perseus) Takımyıldızı, Avcı’ya göre daha az yıldız oluşumuna sahne olmaktadır. Ancak Planck bu bölgede de hatırı sayılır ölçüde yıldızın oluştuğunu iletti.
İki görüntüyle birlikte Planck yıldızlararası ortadaki gaz ve tozun fiziksel değişimini de gösteriyor. En düşük frekanslı bölgelerin, gökadanın manyetik alanlarından etkilenen yüksek hızlı elektronları ile oluştuğunu gösterir. Bunun sonucunda parçacıklardan etkilenen toz taneleri yayılmaktadır.
Birkaç milimetrenin yani orta dalga boylarında gerçekleşen yayılmanın sıcaklığını yeni oluşan yıldızlar arttırmaktadır.
Planck, aşırı derecede soğuk olan bölgeleri de haritaya dökmektedir. Bu bölgelerdeki çökmeler, bulutların en soğuk merkezlerinin yeni yıldızlar oluşturmadan öncesini gösterir. Oluşan yıldız daha sonra çevresindeki bu bulutları dağıtır.
Bulutların çöküşü ve dağılması arasındaki hassas denge gökadaların yıldız sayılarında etkin rol oynar. Planck bu görüşteki bilgimize sağladığı katkılarla önemli adımlar atılmasını sağlamaktadır.
Planck’ın asıl görevi Büyük Patlama’dan (Big Bang) bu yana değişen ışınımı, arka alan ışınımına ait haritayı çizmektir. Bu görevinden dolayı daha fazla yardım edememektedir. Araç Samanyolu’nu düzenli olarak tarayarak asıl görevini yapmaya çalışmaktadır.
Kaynak: ESA