Neptün 165 yıl önce keşfedildiği noktaya gelerek, keşfedildiğinden bu yana bir yılını tamamladı. Bu önemli anı vurgulamak için Hubble Uzay Teleskopu gözlerini Neptün’e çevirerek “yıldönümü görüntüleri” elde etti.
Neptün, Güneş’e en uzak gezegendir. Alman gökbilimci Johann Gale tarafından 23 Eylül 1846’da keşfedildi. Keşifle birlikte Güneş Sistemi’nin bilinen büyüklüğü de iki katına çıktı. Gezegen Güneş’ten, Dünya-Güneş uzaklığının 30 katı kadar yani 4.5 milyar km uzaklıkta bulunuyor. Güneş’in bu uzak noktadaki çekim etkisi de az olduğundan Neptün acelesi olmayan bir hızla 165 yılda bir turunu tamamlıyor.
Hubble’ın elde ettiği ve aralarında dört saat fark bulunan dört Neptün görüntüsü gezegenin 16 saatlik bir gününe aittir. Görüntüler Hubble’ın Geniş Alan Kamerası–3 ile alındı. Gezegenin kuzey ve güney yarımküredeki yüksek noktalardaki buzlu metan kristallerinden oluşan bulutlar göze çarpıyor.
Neptün’ün 29 derecelik eğimi nedeniyle Dünya’daki gibi mevsimler yaşanır. Bu mevsimler bizdeki gibi birkaç ay yerine 40 yıl sürmektedir.
Neptün güney yarımküresinde birkaç yıl önce daha fazla bulut olması gerektiği görüntülerle ortaya çıkıyor. Bu bulutlar yavaş yavaş kuzey yarımküreye kaymaktadır. Güney yarımküre kış başında ve kuzey yarımküre yaz başındadır.
Hubble görüntülerindeki mavimsi rengin nedeni ise atmosferdeki metanın kırmızı ışığı emme özelliğinden dolayıdır. Yakın kızılötesi ışığı yansıtan bulutlar pembe renkte görünüyor.
Atmosferdeki mavi ışığın puslu görünmesinin nedeni ise muhtemelen Güney yarımkürenin altına doğru görülen koyu banttır. Bölge ilk kez 1989’da Gezgin 2 (Voyager 2) ile görüntülenmişti. Bölgede esen hızlı rüzgârların oluşturduğu dolaşım böyle bir bandın ortaya çıkmasını sağlamış olabilir.
Neptün’ün güçlü iç ısı kaynağı ile buz bulutlarının üstündeki – 160 C derece sıcaklık farkı büyük ölçekte hava değişimlerine atmosfer karasızlıklarına neden olabilir.
Neptün’ün keşfine ilişkin hikâye ilginçtir. Neptün’ün keşfedilmesinin nedeni Güneş Sistemi’nin yedinci gezegeni olan Uranüs olmuştur. Uranüs, Neptün’ün keşfinden 55 yıl önce Sir William Herschel ve kız kardeşi Caroline tarafından 1781’de bulundu. Keşiften kısa bir süre sonra Herschel, Uranüs’ün yörüngesinin Newton Hareket Yasaları’na uymadığını fark etti. 1821 yılında Fransız gökbilimci Alexis Bouvard bu problemin nedeninin başka bir gezegen olabileceğini ileri sürdü.
Yirmi yıl sonra Fransız Urbain Le Verrier ve İngiliz John Couch Adams birbirinden bağımsız olarak görülmeyen bir gezegenin nerede olabileceği yönünde bir çalışma yürüttüler. Le Verrier böylesi bir gezegenin konumunu Berlin Gözlemevi’nde çalışan gökbilimci Johann Gottfried Galle’ye gönderdi. Gale bu olası konum noktasını temel alarak 1846 yılında iki gece boyunca gözlem yaptı ve Le Verrier’in belirlediği konuma göre bir derece daha az hatalı bir konumdaki gezegeni gördü. Keşif Newton’un kütle çekim kuramının sağladığı büyük bir başarıydı.
Ancak Neptün’ü ilk gören Gale değildir. 1612 yılında kendi yaptığı küçük teleskopla gökyüzünü inceleyen Galileo Galilei, Jüpiter ve uydularını gözlemlerken Neptün’ü de çizmişti. Gözlemden bir ay sonra Ocak 1613’de ‘yıldız’ olarak nitelendirdiği Neptün’ün diğer yıldızlara göre daha hızlı hareket ettiğini görmüş ve bunu kaydetmişti. Ancak Galileo bunun üzerine düşmedi ve Neptün ile ilgili keşfini gerçekleştiremedi.
Neptün’ü çıplak gözle göremezsiniz. Ancak dürbün ya da küçük bir teleskopla görülebilir. Oğlak ile Kova takımyıldızı arasında ve Oğlak’a yakın bir konumda bulunur.
Samanyolu Gökadası içerisinde Neptün benzeri birçok gezegen var olabilir. Dünya büyüklüğündeki gezegenleri keşfedilmek amacıyla 2009 yılında fırlatılan Kepler Teleskopu ile Neptün boyutlarında ve daha küçük boyutlara sahip gezegenlerin bulunması beklenmektedir.
Çalışmalarınız ,emeğiniz için size çok teşekkür ediyorum ,sağolun…