Başka bir dünyadan bakan göze göre Güneş Sistemimiz nasıl görünürdü? NASA’nın MESSENGER uzay aracı ile bu soruya yanıt vermek için bir çalışma yapıldı. Yeni çalışma, daha önce de Gezgin-1 aracının 1990 yılında yolladığı Dünya görüntüsüne ek olarak çekilen 34 görüntünün birleştirilmesiyle elde edildi.
Washington Carnegie Enstitüsü MESSENGER projesi yöneticisi Sean Solomon: “Böylesi bir portreyi elde etmek MESSENGER ekibinin marifetidir. Bu görüntü Dünya’nın, 4,5 milyar yıl önce oluşan gezegen ailesinin bir üyesi olduğunu hatırlatır. Uzay aracımız ailenin en içteki üyesinin yakınındaki bir yörüngede dönmektedir ve dünya gibi gezegenlerin nasıl bir araya geldiğini ve nasıl geliştiğine yönelik soruların yanıtlarına yardımcı olmaktadır” diyor.
Görüntüler MESSENGER’ın Geniş Açılı Kamerası (Wide Angle Camera-WAC) ile 3-16 Kasım 2010 tarihleri arasında alındı. Görüntülerde çok sönük olan ve 3 ile 4.4 milyar km uzaklıktaki Uranüs ve Neptün dışındaki gezegenler görüntülendi. Dünya’nın uydusu Ay, Jüpiter’in Galile uyduları (Callisto, Ganymade, Europa ve Io) görülebiliyor. Samanyolu’nun sarmal kollarından birinde yer alan Güneş Sistemi’ne ait bu çalışmada gökadamızın alt kısmı da görüntülendi.
Görüntüdeki eğrilen şeklin nedeni MESSENGER’in Güneş çevresinden dönmesi nedeniyle oluşmuştur.
Soloman’a göre böyle bir çalışmayı yapmak kolay değildir. “Çünkü baktığınız yerden gezegenlerin hepsini belirli bir süre içinde görmeye çalışıyorsunuz. Buna bir de Güneş’ten gelen güçlü ışımayı da katmak gerekir.”
MESSENGER’in gezegenleri ne zaman görebileceğini belirlemek için Johns Hopkins Üniversitesi Uygulamalı Fizik Laboratuvarı’ndan (APL) Hong Kang, Jet İticileri Laboratuarı’ndaki Güneş Sistemi Simülatörü kullandı.
“MESSENGER’in gezegenleri görebileceği zamanı belirlemek için simülatörü gezegenlerin koordinatlarını belirlemek için kullanmalıydım. Bu gezegenlerin MESSENGER’ın görüş alanına girdiğini doğrulamak içinse Merkür Çift Görüntüleme Sistemi adlı uydu aracı kiti kullanıldı” diyor.
MESSENGER ekibi daha sonra her gezegen için gerekli poz süresi hesapladı.
APL’den Nori Laslo: “Görsel büyüklükleri gezegenlere benzeyen yıldızların, önceden alınan görüntülerindeki poz sürelerini emsal belirledik.
“Her gezegen için dar açı kamerası ve geniş açılı kamerayla hem gezegenin şeklini hem de bulunduğu uzayı, yüksek çözünürlükte görüntüledik.”
Gezgin görüntüsü üzerinde çalışan Robin Vaughan: “Gezgin-1, Neptün’ün yakınından geçerken o sırada JPL’de optik navigasyon analizcisi olarak çalışıyordum. Aracın yörüngesini arka plandaki yıldızlara bakarak belirlemek görevimdi. Gezgin’in Güneş Sistemi çalışması birkaç yıl sonra yapıldı” diyor.
Teknik açıdan MESSENGER çalışması Gezgin-1 çalışmasına daha karışıktır. Vaughan: “Gezgin-1’in çalışmasını gerçekleştirdiği konumda Güneş oldukça sönük görünüyordu. İç Güneş Sistemi’nde bulunan MESSENGER ise güneşten gelen ışımayı arkasına alarak daha dar bir alanda çalışmasını tamamlamak zorundaydı” diyor.