Temel fiziğin ulaşabildiği son sınıra bir katkı radyo teleskoplardan geldi. Bilim insanları Güneş’in uzayı ne kadar “eğdiğini” hesaplamayı başardı. Uzay boşluğundaki bu eğriliğin fizik yasaları içinde yer alması aslında Einstein’ın Genel Görelilik Kuramı ile olmuştu. Kuantum Fiziği ile Kütle Çekim Kuramının birleştirilmesi 21. Yüzyıl Fizikçileri’nin büyük amaçlarından biridir. Bu amacı gerçekleştirmenin yolu da Gökbilim’den geçmektedir.
İlk kez 1916’da Albert Einstein bir yıldızın yakıunından geçen ışığın doğrultusunu değiştireceğini dile getirdi. Görelilik İlkesine göre ışık Güneş gibi büyük kütleli bir nesnenin uzay boşluğunda oluşturduğu eğrilikten etkilenerek yolunu değiştirir. Bu olgu 1919’da bir tutulma sırasında gözlemlendi.
Aradan geçen 90 yılda bilimde büyük ilerlemeler sağlanmasına karşılık genel görelilik ve kuantum kuramı birleştirilemedi. Bunun için daha net ve doğru gözlemler gerekmektedir.
“Fizikçiler yerçekiminden dolayı oluşan uzay eğriliğine “gama” adındaki bir değişkenle tanımlar. Einstein’ın kuramına göre gamanın değeri tam olarak 1,0’e eşit olmalıdır. Bu değerden milyonda bir kadarlık sapma bile birleştirmeye katkı sağlayacaktır.” diyor Missori Üniversitesi’nden Sergey Kopeikin. Güvenilir ölçüde hassas ölçümler yapabilmek için bilim insanları Hawai’deki Virgin Adaları’nda kurulu olan radyo teleskopları kullanıyor.
Araştırmacılar 2005 yılının Ekim ayında Güneş uzaktaki dört kuasarın önünden geçerken gözlem yaptı (Kuasarlar merkezlerinde süper kütleli karadeliklerin olduğu uzak gökadalardır). Güneş’in kütle çekimi kuasarların görünen konumlarında küçük farklılıklara neden oldu. Çünkü bu nesnelerden radyo dalgaları beklenen konumdan sapmıştı.
Sonuç gama değeri olarak 0,9998 (hata payı 0,0003) olarak bulundu. Einstein’ın öngördüğü 1,0 değerine çok yakın bir değer.
“NASA’nın Cassini Uzay aracıyla sağlanan tamamlayıcı ölçümler ile hata oranını daha da küçültebiliriz. Fizikçiler tarafından öngörülen değeri elde edebilmek için gama değerinin kütle çekimle ilgili kuramların temel bir değişkeni olduğundan hareketle farklı gözlem yöntemleri kullanmak gereklidir.” diyor Ulusal Radyo Astronomi Gözlemevi’nden (NRAO) Edward Fomalontu.
Kaynaklar: