Austin’deki Texas Üniversitesi’nden Bill Cochran liderliğindeki bir araştırma ekibi NASA’nın Kepler Uzay Teleskopu verilerini kullanarak biri süper Dünya ve ikisi birbiriyle rezonans halinde yörüngelerde dolanan iki Neptün büyüklüğünde gezegeni olan ilginç bir sistem keşfettiler.
Cochran ekibi Güneş benzeri bir yıldız olan Kepler-18’in çevresinde dolanan üç gezegen olduğunu duyurdu. Kepler-18 yıldızı Güneş’ten yalnızca % 10 daha büyük olmasına karşılık % 97 Güneş kütlesindedir. Bu yıldızın –şimdilik- üç gezegeni olduğu belirlendi.
Gezegenler b,c ve d olarak adlandırıldı. Merkür’ün Güneş’e olan uzaklığına göre bu gezegenler yıldızlarına daha yakın konumdalar. Yıldızın çevresinde yörünge dönemleri ve kütleleri ise b’nin 3.5 gün ve 6.9 Dünya kütleli (süper dünya), c’nin 7.6 gün ve 17 Dünya kütleli, d ise 14.9 gün ve 16 Dünya kütlesinde. Gezegenlerin Dünya’ya göre büyüklükleri sırasıyla 2, 5.5 ve 7 Dünya kadar. C ve d gezegenleri düşük yoğunluklu “Neptün-benzeri” gezegenler olarak nitelendirilir.
C ve d gezegenleri yıldızın çevresindeki yörüngelerinde ise tuhaf bir durum yaşanıyor. Aynı noktaya bazen erken bazen geç geliyorlar. Cochran’a göre bunun tek açıklaması gezegenlerin birbirleriyle etkileşimde olması. “Birbirlerine yakın oldukları zaman kütle çekim kuvveti nedeniyle birbirlerini etkiliyorlar” diyor Cochran.
Kepler ötegezegenleri “geçiş” yöntemine göre keşfediyor. Bu yöntemde gezegen yıldızının –bakış açımıza göre- önünden geçerken yıldızın ışığında bir azalma seziliyor (Güneş tutulmasındaki gibi ama azalma buna kıyaslanamayacak kadar az. 10 km ilerideki bir projektörün önünden geçen küçük bir sineğin projektör ışığında oluşturacağı azalma kadar). Yıldızın parlaklığı ile bu azalma karşılaştırılarak gezegenin varlığı tespit ediliyor.
Cochran, süper-Dünya gezegen b’nin varlığını onaylamak için bunun başka bir şey olma olasılığından yola çıktılar.
İlk olarak Kepler-18 yıldızının çevresindeki alan yüksek çözünürlüklü optik bir teleskop olan Palomar 5 metre Hale Teleskopu ile tarandı. Ekip yıldıza yakın ve süper-Dünya olarak nitelendirilen geçiş sinyaline neden olan nesneyi görmek istediler.
“Mümkün olan her nesne üzerinde fikir yürüttük. Her farklı nesne yıldızdan farklı uzaklıklarda yer alır. Gökbilimciler gökyüzünde bir yıldızın arka planında çeşitli yıldızlar, gökadalar ve diğerleri bulunur. Palomar görüntüsünde bunlar yoktu. Bu nedenle küçük bir olasılığı göz ardı ederek bunun bir gezegen olduğunu söylüyoruz” diyor Cochran.
Kepler verileriyle yaşam alanı içinde olan Dünya büyüklüğünde gezegen bulma zordur. Gezegenin en az üç geçiş yaparken görülmesi gerektiğinden Cochran ekibinin “gezegen doğrulama” yöntemi gelecek keşiflerde de kullanılabilir.