Gökbilimciler oldukça sakin sanılan bir gökadanın merkezinde oldukça şaşırtıcı enerjik hareketlilik saptadı. Bu da gökadaların çekirdeklerinde yatan süper kütleli karadeliklerin, gökadalar üzerinde ne kadar büyük bir etkisi olduğunu gösteriyor. Keşif, Ulusal Bilim Vakfı’na (National Science Foundation) ait Çok Büyük Dizi (Very Large Array, VLA) Teleskopu ile yapıldı.
Araştırmacılar bu durumu sönmüş köze benzin dökmeye benzetiyor. Süper kütleli karadeliğin tuttuğu ve çevresinde dolanan gaz kitlesi zaman zaman suskun canavarı uyandırıyor.
Gökadalar temelde ikiye ayrılır. Biri gaz zengini ve bol yıldız oluşturan aktif gökadalar, diğeri ise gaz fakiri ve az yıldız oluşturan eliptik gökadalar. Tüm gökadalar yaşamlarına aktif olarak başlar. Merkezlerindeki süper kütleli karadelikler tarafından dağılmaktan kurtulurlar. Ancak bu canavarların yaydığı güçlü jet akımları ve madde rüzgârları, yıldız oluşumu için gerekli hammaddenin dağılmasına neden olur.
Çalışmanın başyazarı Durham Üniversitesi’nden Chris Harrison: “Uzun yıllardır radyo teleskoplarla yaptığımız son derece parlak gökada gözlemleri sonucunda, bu olayla ilgili doğrudan kanıtlara ulaştık. Bunlar, merkezlerindeki karadelikleri saran gazdan yayılan jetlerle kendilerini gösterir. Bu sürecin anlaşılması çalışmamızın odak noktası oldu” diyor.
Harrison ve arkadaşları Fincan (Teacup) olarak bilinen J1430+1339 gökadasını incelemek için VLA’yı kullandı. Dünya’dan yaklaşık 1,1 milyar ışık yılı uzaktaki gökadanın merkezindeki karadeliğin tükettiği madde miktarının gökadanın özelliklerini ortaya çıkardığı anlaşılmıştı. NASA’nın Hubble Uzay Teleskopu ile yapılan düzenli gözlemlerle gökadanın eliptik olduğu belirlendi. Ama çok yıldız oluşturan gökada ile eliptik gökada arasındaki dönüşüm sürecinde olduğu anlaşıldı.
VLA gözlemleri ile 2000 ışık yılı boyutlarındaki küçük püskürtü yapıların, gökadanın merkezinden 30.000 ile 40.000 ışık yılı uzaklıklara kadar yer aldığını gösterildi. Görünür ışık gözlemleri ile gazın saniyede 1000 kilometrelik hızla hareket ettiği hesaplandı.
Çalışma ekibinden Durham’daki başka bir gökbilimci Alasdair Thomson, gökada merkezindeki karadelikten bir fırtına sonucunda madde jetlerinin yayıldığının radyo gözlemleriyle belirlendiğine işaret ediyor. “Daha büyük ölçeklerde gaz çarpışmaları yaşanıyor. Bu da son derece güçlü radyo ışıklı gökada olması demektir. VLA’nın inanılmaz yetenekleri çok soluk radyo gökadaların bu özelliklerini de ortaya çıkarır” diyor.
Fincan’ın yıldız oluşum süreci, karadeliğin sorumlu olduğu jetlerle yok olabilir. Çevremizdeki gökadaların evriminin anlaşılmasında bu çalışma önemli rol oynayacaktır” diyor Harrison. Harrison ve ekibi bunun gibi toplamda sekiz gökadaya bakarak benzer özelliklere sahip olup olmadıklarını anlamaya çalışıyor.