Yıldız oluşumunun az olduğu ya da gözlenmediği gökadalarda buna neden olarak gerekli gazın toplanmaması gösterilir. Öyle ki yeterli gaz yoğunluğuna ulaşarak oluşan bir yıldız başka bir yıldızın oluşumunu engellemek istercesine çevresindeki gazı büyük bir öfkeyle atıp gökadanın gaz açısından fakirleşmesine neden oluyor.
Gökbilimciler Hubble Uzay Teleskopu ile Chandra X-Işını Gözlemevi verilerinden yıldız yapma bakımından kısır kalmış genç, ağır, yoğun gökadaları ortaya çıkardı. Buna göre yıldızlar birbirine çok yakın oluştuğundan çevrelerindeki gaz topluluklarını büyük bir şiddetle uzaklaştırıp gökadanın gaz açısından fakirleşmesine neden oluyor. Bu da gökadaların erken yaşlanmasına ve “kırmızı ve ölü” gökada sınıfına hızla girmesine neden oluyor.
Gökbilimciler yılllardır hızla yıldız mezarlığına dönen ve aktif yıldız oluşturan gökadaların sırlarını çözmeye çaba gösteriyor. Ölmekte olan gökadalarla ilgili yapılan önceki gözlemlerde gazın saatte 3 milyon kilometre hızla uzaya saçıldığı görülmüştü. Gökbilimciler bunu gökada çekirdeğinde yatan süper kütleli karadeliklerden yayılan gaz çıkışlarına bağlasa da tek neden bu olmadığını da düşünmeden edemiyorlardı.
13,7 milyar yıl yaşındaki evren henüz yarı yaşındayken birleşerek büyümüş 12 gökada analizi, yıldız yapma partilerinin ardından gerekli yıldız maddesini kaybettiğini gösterdi.
Teksas Tech Üniversitesi’nden Paul Lubbock: “Önceki çalışmamızda gökadalardan çıkan gaza ancak merkezdeki süper kütleli karadeliklerin neden olabileceği sonucunu çıkarmıştık. Ancak Hubble verileri bunun tek başına yeterli olmayacağını, yıldızların da çevrelerindeki gazı gökadadan uzaklaştırmaya yetecek güçte olduğunu gösterdi” diyor.
Yüksek miktarda yıldız oluşturan gökadalar Samanyolu kütlesinde olmasına karşılık daha küçük alan kaplamaktadır. Aralarında ise 650 ışık yılı uzaklık vardır. Bu gökadalarda yılda birkaç yüz güneş kütlesinde yıldız oluşur (Samanyolu’ndaki oran yılda bir tanedir). Bir süre sonra bu sıkışık bölgede kalan gaz yeni yıldız oluşumları sırasında dışarı atılır. Kalanını da bölgedeki yıldızlar yıldız rüzgârlarıyla dışarı postalar.
Wisconsin-Madison Üniversitesi’nden Aleks Diamond-Stanic: “Hubble’ın yeni keşfi yeni doğan yıldızların birbirine çok yakın olduklarını göstermesiydi. Yıldız patlamalarının da gökadadan gaz çıkışlarına neden olacağı düşünüldü. Bu düşünce gökadaların merkezlerindeki uç şartlarda bulunan gazın saatte milyonlarca kilometre hızla dışarı nasıl atıldığını açıkladı” diyor.
Yüksek hızla gaz çıkışlarını tetikleyen etken, süper kütleli karadelikler değil, tersine büyük ve kütleli yıldızların yaşamlarını sonlandıran süpernova patlamalarıyla oluşan yıldız rüzgârlarıydı.
Hubble ve Chandra verilerinden gazca zengin iki gökadanın birleşmesi durumunda tümleşik gökadanın merkezine doğru soğuk gazın aktığı ve bunun da ‘yıldız oluşturma partisini’ başlattığı görüldü. Küçük alana sıkışan gaz çok sayıda yıldız oluşturmak için ateşleniyor olmalıydı. Oluşan yıldız çevresindeki gazı dışarı atmaktaydı.
Bu tür gökadalar Samanyolu çevresinde pek görülmeyen ölü ve kırmızı gökadalara dönüşebilir. Belki de birleşip eliptik gökadaya dönüşürler. Sonuçta eliptik gökadalar daha yoğun ve büyük yıldız ve gaz topluluklarıdır. Ancak çok az sayıda yıldız oluşturabilirler.