Avrupalı gökbilimcilerden oluşan bir ekip ESO’nun Şili’de bulunan La Silla Gözlemevi’ndeki 2.2 metrelik MPG/ESO teleskopunu kullanarak başka bir gökadadan Samanyolu gökadamıza giriş yapan bir yıldızın etrafında dolanan yeni bir ötegezegen keşfettiler. Jüpiter benzeri gezegenin durumu oldukça ilginç, etrafında dolandığı yıldız yaşamının son anlarını yaşıyor, genişleyen yıldızın içinde neredeyse kaybolan gezegen, kendi gezegen sistemimizin gelecekteki kaderi hakkında da ipuçları içeriyor.
Gökbilimciler geçtiğimiz 15 yıl içerisinde kozmik komşularımız olan yakın yıldızların etrafında dolanan 500’e yakın gezegen tespit ettiler, fakat bunlar içinden hiçbirisi Samanyolu dışından değildi [1]. Bununla birlikte, şimdi, yıldız kendisini gökadamız içinde bulsa da, kökeni gökada dışı olan bu yıldızın etrafında, minimum kütlesi Jüpiter’in 1.25 katı [2] olan bir gezegen keşfedildi. Helmi akışı denilen – yaklaşık 6 ila 9 milyar yıl önce gökada kökenli yamyamlık sırasında gökadamız Samanyolu tarafından yutulan cüce bir gökadaya ait yıldızlar grubu -nun bir parçasıdır. Sonuçlar bugün Science Express’te yayınlandı.
Araştırma için seçilen yıldızlardan sorumlu olan Rainer Klement (Max-Planck Gökbilim Enstitüsü – MPIA) şunları aktarıyor: “Keşif heyecan verici. Gökbilimciler ilk kez gökada dışından kaynaklanan bir yıldız akışı içerisinde bir gezegen sistemi tespit ettiler. Aradaki muazzam uzaklık nedeniyle, diğer gökadalarda tespit edilen bir gezegen bulunmuyor. Fakat bu kozmik birleşme, gökada dışı bir gezegen bulmamızı sağlamıştır.”
HIP 13044 olarak bilinen yıldız, yeryüzünden yaklaşık 2000 ışık-yılı uzaklıkta, güney takımyıldızlarından Ocak (Fornax) doğrultusunda bulunmaktadır. Gökbilimciler HIP 13044 b olarak adlandırılan gezegeni, gezegenin kütleçekim etkisinin sebep olduğu, yıldızın küçük yalpalama hareketi sayesinde keşfettiler. Bu hassas ölçümler için, araştırma ekibi, ESO’nun Şili’deki La Silla Gözlemevi’nde bulunan 2.2 metrelik MPG/ESO teleskopu [4] üzerindeki yüksek çözünürlüğe sahip FEROS tayfölçerini [3] kullandı.
Ev sahibi yıldızın merkezindeki hidrojen yakıtını tükettikten sonra şiddetli bir şekilde genişleme evresini sağ salim atlatan HIP 13044 b gezegeni, yıldız evriminde kırmızı dev dönemi olarak bilinen bu aşamayı geçiren, nadir gezegenlerden biridir. Tekrar büzülen yıldız, şimdi merkezindeki helyum yakıtını kullanmaktadır. Şimdiye dek, yatay kol yıldızları denilen bu yıldızlar gezegen avcıları için büyük ölçüde keşfedilmemiş bölge olarak kalmaktaydı.
Yine MPIA’den araştırmayı yürüten Johny Setiawan şunları aktarıyor: “Bu keşif düzenli olarak yaşamlarının son anlarını yaşamakta olan yıldızların etrafında dolanan gezegenleri aradığımız çalışmanın bir parçası. Aslında bu çalışma kendi gezegen sistemimizin geleceğini de göz önüne aldığımızda oldukça ilgi çekici, çünkü Güneş’in de yaklaşık beş milyar yıl içinde bir kırmızı dev olması bekleniyor.”
HIP 13044 b yıldızının çok yakınında dolanıyor. Elips yörüngenin yıldıza olan en yakın noktasında, gezegenin yıldızın yüzeyinden olan uzaklığı, yıldızın çapından daha az (Güneş-Yer uzaklığının 0.055 katı). Yörüngedeki bir turunu sadece 16.2 günde tamamlıyor. Setiawan ve grubun diğer üyelerine gezegenin ilk yörüngesi daha büyüktü fakat zamanla, yıldız kırmızı dev aşamasındayken, gezegen içeriye doğru göç etti.
Daha yakın başka bir gezegen bu kadar şanslı olamayabilirdi. “Yıldız yatay kol yıldızlarına göre daha hızlı dönüyor. Yıldızın kendi etrafındaki dönme hareketinin bu kadar hızlı olması, HIP 13044’ün daha içeride bulunan gezegenleri yutması ile açıklanabilir.” diyor Setiawan.
HIP 13044 b şimdiye kadar iç gezegenlerin başına gelenlerden kurtulmuş olsa da, yıldız, yaşamının bir sonraki evresinde tekrar genişlemeye başlayacak. Sonunda HIP 13044 b gezegeni de kaçınılmaz olarak yıldızı tarafından yutulacaktır. Güneş yaşamının sonuna geldiğinde, bu bizim – Jüpiter gibi – dış gezegenlerimizin de ölümünü haber vermektedir.
Gezegenli diğer yıldızlara göre, hidrojen ve helyumdan daha ağır çok az element içeren yıldız, ayrıca dev gezegenlerin nasıl oluştuklarına dair ilginç soru(n)lar da ortaya çıkarmaktadır. “Geniş kabul gören gezegen oluşum teorisine göre bu kadar az miktarda ağır element içeren bir yıldız nasıl olur da bir gezegen oluşturur, bu bir bilmecedir. Bu tür yıldızların etrafındaki gezegenler büyük olasılıkla başka bir şekilde oluşmuş olmalılar.” diyor Setiawan.
Notlar
[1] Gezegenin daha uzaktaki bir yıldızın önünden geçerken, zayıf fakat tespit edilebilir bir “parlama” meydana getirdiği “kütleçekimsel mikromerceklenme” olayları ile gökada dışı gezegenlerin tespit edilmesine dair belirsiz iddialar olabilir. Bununla birlikte, bu yöntem tek-il bir olaya – uzak bir ışık kaynağı ile gezegen sisteminin ve Yeryüzü’nün aynı doğrultuda olmasına – bel bağlamaktadır ve bu tür bir gökada dışı gezegen tespiti henüz onaylanmamıştır.
[2] Dikine hız yöntemini kullanan gökbilimciler gezegenin sadece minimum kütlesini tahmin edebilirler. Çünkü kütle, yörünge düzleminin görüş doğrultusuyla olan bilinmeyen eğimine de bağlıdır. Fakat istatistiksel bakış açısıyla, bu minimum kütle tahminin çoğunlukla gezegenin gerçek kütlesine yakın olduğu söylenebilir.
[3] FEROS, Fiber-beslemeli Geniş Oranlı Optik Tayfölçer anlamına gelmektedir.
[4] La Silla gözlemevindeki 2.2 metrelik teleskop 1984 yılından bu yana kullanılmaktadır ve Max Panck Derneği (Almanca Max Planck Gessellschaft ya da MPG) tarafından süresiz olarak ESO’ya ödünç verilmiştir. Teleskopun yönetimi ve işletilmesi ESO’nun sorumluluğunda olsa da, teleskop zamanı MPG ve ESO gözlem programları tarafından paylaşılmaktadır.
Kaynak: ESO-Türkçe (Çeviri: Arif Solmaz)