Süpernova patlamaları büyük yıldızların sonudur. Ancak başka oluşumların da başlangıcıdır. Süpernova patlamasıyla yaşamını sona erdiren yıldız çevresine ölü katmanlarındaki maddeyi fırlatır. Yeni yapılan bir çalışmayla süpernovalardan yayılan maddenin Dünya benzeri gezegenlerin oluşumu için gerekli hammaddenin önemli bir kısmını karşıladığı belirlendi.
NASA’nın Kızılötesi Astronomi Stratosfer Gözlemevi (Stratospheric Observatory for Infrared Astronomy, SOFIA) verilerini kullanan uluslararası bir araştırma ekibi süpernovaların Dünya’ya benzer gezegenlerin oluşması için gerekli maddenin önemli miktarını sağladığını hesapladı.
Cornell Üniversitesi’nden Ryan Lau: “Gözlemlerimiz 10.000 yıl önce süpernova patlaması sonucunda oluşan molekül bulutunun 7000 Dünya oluşturacak kadar tozu barındırdığını tespit ettik” diyor.
Lau başkanlığındaki araştırma ekibi Yay A Batı (Sagittarius A East) süpernova kalıntısının kızılötesi görüntülerini elde etmek için SOFIA teleskopunun kızılötesi kamerasını kullandı.
Ekip tozun toplam kütlesini tahmin edebilmek için SOFIA verilerini kullandı. Bunun için süpernova kalıntısında tozun içinde yayılan ışımanın uzun kızılötesi dalga boyundaki ölçümleri alındı.
Gökbilimciler süpernovanın en dış kısımda görülen şok dalgasının önemli miktarda toz ürettiğini biliyordu. Ancak bu şok dalgasının daha sonra kendisini çevreleyen yıldızlararası ortamdaki gaz ve toz parçacıklarıyla nasıl bir etkileşim içinde olduğu bilinmiyordu.
“Süpernova patlamasının ardından oluşan şok dalgasının etkisiyle yeni yıldız ve gezegenlerin tohumu olan toz parçacıkları yıldızlararası ortama doğru hareket ediyor” diyor Lau.
Bu sonuç uzak gökadalarda genç yıldızların, büyük kütleli yıldızların süpernova patlamaları sonrasında yayılan toz kitleleri ile oluştuğunu gösteriyor.
Kaliforniya’daki Ames Araştırma Merkezi’nden Pamela Marcum: “Samanyolu gökadamız içinde yaptığımız bu gözlemler milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki gökadaların evrim aşamalarını da ortaya koyacaktır” diyor.
100 inç’lik (2,5 metre) teleskop olan SOFIA, 12 ile 14 km yüksekte uçan Boeing 747 tipi bir uçakta veri almaktadır.