Voyager 2 aracı 30 yıl önce Neptün’ün tuhaf uydusu Triton’un yakınından geçtiğinde oraya çıkan sorular hâlâ çözülemedi. Şimdi bu soruların çözümü için yeni bir araç ve proje önerilmekte: Trident projesi.
Voyager 2 Neptün’ün yakınından geçmiş tek uzay aracıdır ve bu da beraberinde birçok yanıtlanmamış soru getirmişti. Oldukça şaşırtıcı görüntülerde; Triton’un yüzeyinden püsküren muazzam buzlu ve ince koyu tüyler görülmüştü. Bunlar neydi? Görüntülerde buz benzeri yapıların genç olduğu ve bu da yüzeyin yenilendiği anlamına geliyordu. Ama bu madde nereden geliyordu?
Güneş’ten Jüpiter’in uzaklığının altı katı kadar uzakta olan antik uydu hâlâ nasıl aktif kalabildi? Acaba içyapısında bu etkinliğini sürdürecek sıcak bir şey mi var?
NASA’nın Keşif Programı kapsamında önerilen yeni bir proje bu sırları çözmeyi hedefliyor. Trident adı verilen projenin adı eski Roma deniz tanrısı Neptune tarafından taşınan üç çatallı mızraktan gelmektedir. Proje beraberinde üç projeyle yarışacak*. Eğer onay görürse on yıl sonra göreve başlayacak.
Triton’un zaman içindeki değişimini araştırmak Güneş Sistemindeki cisimlerin nasıl geliştiğini ve değiştiğini ortaya çıkaracak.
Triton’daki gariplikler bu kadarla sınırlı değil: Triton, Neptün’ün dönme yönüne göre ters yönde dolanmaktadır. Güneş Sisteminde başka hiçbir uydu bunu yapmamaktadır. Ayrıca Triton’un yörünge eğimi Neptün’ün ekvatoruna göre 23 derece açı yapmaktadır. Ay’ın dörtte üçü büyüklükteki Triton muhtemelen Güneş Sisteminin oluştuğu dönemde Neptün ötesi bölge olan Kuiper Kuşağından içeri hareket ederken gaz devi tarafından yakalandı.
Triton’un olağandışı bir atmosferi bulunmaktadır: Yüklü parçacıklarla dolu iyonosferi Güneş Sistemindeki tüm uydulara göre 10 kat daha aktiftir.
Bu özellik oldukça sıra dışıdır. Çünkü iyonosferler güneş enerjisiyle yüklenir. Ancak Triton ile Neptün Güneş’ten oldukça uzaktadır –Güneş ile Dünya uzaklığının 30 katı- ve bu da başka bir enerji kaynağı olması gerektiğini göstermektedir. (Neptün’ün Güneş çevresindeki bir turu 165 Dünya yılı sürmektedir.)
Triton’un iklimi dinamik ve değişkendir. Yüzeye düzenli olarak organik madde, muhtemelen de azot, kar şeklinde yağmaktadır.
Üç Olasılık
Voyager 2 ile tespit edilen gizemli tüyler ilgi çekicidir. Satürn’ün Enceladus ve muhtemelen Jüpiter’in Europa uydusunda da gözlenen bu tüyler, iç kısımda yer alan suyun kalın buzlu kabuktan geçtikten sonra oluştuğu düşünülmektedir. Eğer Triton’un yüzeyinin altında bir okyanus varsa bu bilgiyle iç okyanusların nasıl oluştuğu sorusu yanıt bulabilir. Bilinen diğer okyanusların aksine Triton’daki muhtemel okyanusun Neptün tarafından yakalandıktan sonra oluştuğu düşünülmektedir.
Ayrıca bilim insanları bu sayede nerede su olabileceğine ilişkin tahminlerini de geliştirebilecek. Güneş sistemindeki cisimlerde su dahil temel yaşam bileşenlerinin hangi etkenler sonucunda oluştuğu bulunabilecek. Trident bu amaçla içeride bir okyanus olup olmadığını araştırmak için, iyonosferi için ve tuhaf yüzeyinin özelliklerini ortaya çıkarmak için üç temel alet taşıyacak.
İkinci bir amaç ise Triton’un oldukça geniş ve görünmeyen topraklarını keşfetmek olacak. Triton, Kuiper kuşağındaki cisimler için şimdiye kadar keşfedilmemiş en büyük katı yüzeyi olan uydudur. Uydu hakkında tüm bildiklerimiz Voyager 2 aracına aittir ve o da uydunun ancak %40’ının haritalanmasına olanak sağlamıştır. Ayrıca o zamandan bu yana bilinen yüzeylerdeki değişim de ortaya çıkarılabilecektir.
Trident’in üçüncü hedefi ise yüzeyin nasıl yenilendiğini anlamak olacak. Yüzey oldukça genç bir jeolojiyi göstermektedir (4.6 milyar yıl yaşındaki Güneş Sisteminde sadece 10 milyon yıl yaşındaki bir yüzey) ve neredeyse hiç görünür kratere sahip değil. Diğer buzlu uydulardan oldukça farklı görünmektedir: çukurlu ve yüksek duvarlı ovaları olan ilginç yüzey şekiller. Bu tür manzaralar uydunun diğer buzlu cisimlere nasıl evrildiğini ortaya çıkarabilir.
*Önerilen diğer üç proje ise, VERITAS, DAVINCI ve IVO.
VERITAS ve DAVINCI esas olarak Venüs atmosferini ve yüzeyini araştırma amaçlı. Yüzeyin ayrıntılı haritasını elde ederek bu sıcak gezegende neler olup bittiğinin ortaya çıkarılmasını amaçlıyor. DAVINCI buna ek olarak gezegene bir alet indirerek atmosfer ve yüzey ayrıntılarını elde etmeyi amaçlıyor. NASA Venüs’e yönelik son projesini 1978’de geliştirmişti.
IVO ise gelgit kuvvetlerinin cisimlerin oluşumunu ve gelişimini nasıl etkilediğini anlamak amacıyla Jüpiter’in uydusu Io’yu araştırmak üzere öneriliyor. Bilindiği üzere Io uydusu Jüpiter’in kuvvetli çekim kuvveti etkisiyle ezilmekte ve yüzeye bol miktarda magma püskürtmektedir. Io’nun içyapısında bir magma okyanusu olup olmadığı bir muammadır. Gelgit etkisinin ve içyapısındaki olası magma okyanusunun ortaya çıkarılması için IVO projesi geliştirilmiştir.