Gezegen avcıları son 10 yılda Güneş Sistemi dışında yüzlerce gezegen bulmalarına karşılık henüz yaşam izine rastlamadılar. Buna karşılık ölü bir yıldızdan oluşan beyaz cüce çevresi yaşam arayışında uygun yıldızlar olabilir.
Washington Üniversitesi’nden astronomi profesörü Eric Agol, beyaz cücelerin çevresinde dolanan ve yaşam barındıran gezegenleri bulmanın kolay olabileceğini belirten bir yazısını 29 Mart’ta yayınlanan The Astrophysical Journal Letters’da yayınladı.
Yaşamının son evresindeki soğuk yıldızlar olarak tanımlanan beyaz cüceler, güneş kütlesinin % 60’ı kütlesinde olmasına karşılık hacmen Dünya büyüklüğündedir. Güneş’ten daha soğuk oldukları için daha az enerji yayarlar. Yaşam alanları ise Güneş’in yaşam alanına göre yıldıza daha yakındır.
“Bir gezegen böyle bir yıldıza yeteri kadar yakınsa, yaşam için gerekli olan sıvı suyu bulundurabilir” diyor Agol.
Beyaz cüceye bu kadar yakın bir gezegen, yıldızın önünden geçerken gelen ışığın parlaklığında azalmaya neden olur. Böylesi bir durum yıldız parlak olmadığı için 1 metrelik yer teleskopu ile bile gözlenebilir.
Beyaz cüceler güneş benzeri yıldızların ölümüyle oluşur. Böylesi bir yıldızın çekirdeği hidrojeni helyuma dönüştürmek için gerekli olan nükleer tepkimeyi gerçekleştiremediği durumda çekirdeği saran katmandaki hidrojeni yakmaya başlar. Bu da yıldızın büyüyüp bir kırmızı deve dönüşmesine neden olur. Güneş kırmızı deve dönüştüğünde Dünya’yı da içine alacak kadar büyüyecektir.
Sonunda yıldızda soğuyarak dış katmanlarını bırakır ve geriye beyaz cüce olarak yaşamını sürdüreceği çekirdeği kalır. Yıldızın yüzey sıcaklığı 5000 C derece dolayındadır. Yavaşça sönen bir şömine közü gibi 3 milyar yıl boyunca çevresine ışık ve ısı yaymaya devam ederken aynı zamanda soğur.
Kırmızı devin dış atmosferinin ötesindeki dış gezegenler, yıldız çökmeye başladığında beyaz cüceye doğru hareketlenebilir. Yıldızın kalıntısı yeni gezegenleri oluşturabilir.
Her iki durumda da gezegenin beyaz cücenin yaşam alanı içinde olması yani yıldızdan 800 000 ile 3 milyon km uzakta olması gerekir. Bu ise Merkür’ün Güneş’e olan uzaklığında ya da Dünya’nın Güneş’e olan uzaklığının % 1’inden daha az bir uzaklıktır.
“Bu kadar yakından bile yıldız güneş kadar büyük ve portakal rengiyle görünecektir” diyor Agol.
Buna karşılık gezegenin sadece bir yüzü yıldızın ışığını alırken diğer yüzü sürekli karanlıkta kalan kilitli bir sisteme dönüşecektir. Gezegenin yaşam için elverişli alanları ise muhtemelen karanlığa yakın bölgeleri olacaktır.
Dünya’ya en yakın beyaz cüce 8,5 ışık yılı uzaklıktaki Sirius B yıldızıdır (1 ışık yılı yaklaşık 10 trilyon km’dir). Beş güneş kütlesindeki yıldız Dünya kadarlık bir hacme sahiptir.
Agol, Dünya’ya yakın 20 000 beyaz cücenin incelenmesi gerektiğini belirtiyor. 1 metrelik bir teleskopla bir yıldız için 32 saatlik gözlem gerekir. Bu süre içinde yıldızın ışığında herhangi bir farklılık ortaya çıkmazsa, yıldızın yakınlarında bir gezegen olmadığı ortaya çıkar. Gözlemleri kısa sürede gerçekleştirebilmek için bir teleskop ağı gerekli olacak.
Agol: “Teleskop ağı kurulsa bile gözlemler için uzun bir süre gerekecektir” diyor.
Yaşam olabilecek dünya benzeri gezegenleri beyaz cücelerde aramak iyi bir fikir olabilir. Böylesi bir gezegen, gelecekte Dünya yaşanmaz bir duruma geldiğinde bir yerleşim yeri olarak düşünülebilecektir.
Agol: “Bunlar projeyi ilginç kılan nedenlerdir. Ancak başka sorulara da yanıt verebilir. Örneğin Dünya ne kadar özel bir gezegendir?” diyor.
bana çok zor bi ihtimal geldi.
yıldız zaten kırmızı dev aşamasında yanındaki bütün gezegenleri kavuracak sudan eser bırakmıyacak.
Peki Dış gezegenler de yıldıza hangi sebeple yaklaşacaklar.
Normal şartlarda yıldız kırmızı dev aşamasına geldiğinde ”Sonunda yıldızda soğuyarak dış katmanlarını bırakır ve ” —yazıdada belirtildiği gibi— kütle kaybı sözkonusu olacak. kütle kaybeden bi yapının kütle çekim gücünü yitirmesini yada kaybettiği madde oranınca kütle çekim gücünün düşmesini öngörürüm. kütle çekim gücünün az- yada çok bir miktarını kaybeden bi yıldız hangi nedenlerle dış gezegenlerini taaa dibine kadar çeker anlamış değilim.
ha diyelim çekebildi bence o uzaklıktan yıldızın dibine kadar bi gezegen yaklaşabiliyorsa yıldızına düşmesi gerekmezmiydi… yani bukadar yakın bi yörüngeye oturması bana ilginç geliyor…..
Hadi dıştaki gezegen geldi bu yörüngeyede oturdu.
fakat bahsedildiği gibi yıldızına yakınbi durumda olduğu için yıldızına klitli dönen gezegenin bir yüzü sürekli aydınlık diğer yarısı sürekli karanlık. bence bu şu anlama geliyor : gündüz tarafında gezegenin ekvatorunda 100-120 dereceyi bulan ısı gece tarafında belkide -100 dereceyi belkide bu değerlerin daha fazlasını verecek, tüm bunlarda o bahsedilen karanlığa yakın bölgelerde muazzam rüzgarların esmesine neden olacak. böyle bir tabloda yaşam için elverişli bir atmosfer nekadar hayal edilebilir bilemiyorum.
tüm bu söylemlerim dünya benzeri bir yaşam formu için.
yoksa yaratıcıya kaldıktan sonra istediği bi ortamda bizim tahmin edebileceğimiz yada edemiyeceğimiz bi formda yaşam yaratması mümkün. o başaka mesele……
“Böylesi bir gezegen, gelecekte Dünya yaşanmaz bir duruma geldiğinde bir yerleşim yeri olarak düşünülebilecektir.”
en yakını 8.5 IY uzaklıkta… Biz oraya gideceğiz…..
hangi araçla saat de 25.000 km hız yapan araç ile kaç sene sürer…
hesaplayanlar yazsın lütfen…
Böyle bir soru çeviriyi yaparken aklıma gelmişti. Yanıtını eminim araştırma sahibi de bilmiyordur.