Ay’daki suyu içmek için filtre gerekir. Ay’ın Güney Kutbu’na yakın bir kraterinin dibinde bulunan suda civa, magnezyum, kalsiyum ve gümüş gibi bazı metaller bulunuyor. NASA’nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nden Dr. Rosemary Killen’e göre bu karışıma bir de sodyum eklenmeli.
Ay’daki zor şartlara karşılık suyun bulunması bilim insanları çok şaşırtmıştı. Zayıf kütle çekimi, Güneş’ten gelen güçlü ışıma ve gençlik döneminde uğradığı asteroit saldırıları nedeniyle Ay’da hemen hemen hiç atmosfer kalmadı. Bu nedenle Ay toprağı Dünya toprağına kuru ve çoraktır.
Tüm bunlara karşılık bilim insanları güneş ışığının ulaşamadığı kraterlerin derin kısımlarında, kuyrukluyıldız çarpmalarıyla gelen ya da güneş rüzgârıyla taşınan hidrojen tepkimeleri sonucunda oluşan su buzunun erimeden ve bozulmadan kalabileceğini öne sürdüler.
9 Ekim 2009’da Ay Krateri Gözlem ve Algılama Uydusu (Lunar CRater Observation and Sensing Satellite-LCROSS) aracının Cabeus Krateri’ne gerçekleştirdiği çarpma deneyi ile kraterin dibinde metal özellikleri de barındıran buza rastlandı. LCROSS, 18 Haziran 2009’da NASA’nın Kennedy Uzay Merkezi’nden Ay Yörünge Aracı (Lunar Reconnaissance Orbiter-LRO) ile fırlatılmıştı.
Yaklaşık 113 gün sonra 9 milyon km yol yapan LCROSS, Centaur roketini kratere yolladı. Bir piyade tüfeğinden çıkan kurşundan daha hızlı hareket eden roket LRO ve LCROSS’un gözlemi altında hedefine ulaştı. LCROSS çarpışma sonrasında yaklaşık dört dakika süreyle veri toplamayı başardı.
Killen ve ekibi LCROSS etkisini, Arizona Tuscon’daki Ulusal Güneş Gözlemevi McMath-Pierce Güneş Teleskopu ile izlediler.
Çarpışmanın etkisiyle Cabeus Krateri’ndeki su, sodyum ve diğer uçucu maddeler buharlaştı. 800 metre kadar yükselen toz bulutundaki sodyum atomları güneş ışığının etkisiyle uyarılmış ve bu atomların tayfölçerde sarı-turuncu renkte görünmesine neden oldu. Tayfölçer yardımıyla maddelere verilen enerji nedeniyle yaydıkları ışıma onların yapısını ele verir.
“Sonuçta sudaki sodyum oranını yüzde 1-2 olarak belirledik. Dünya’daki okyanuslardaki oran ise % 1 dolayındadır” diyor Killen.
Peki bu sodyum nereden geldi? Kuyrukluyıldız çarpmalarıyla yüzeydeki sodyum atomları kraterlere doğru hareketlendi ve sonuçta buradaki buzda hapsoldu. Güneş rüzgarları ve asteroit çarpmaları Ay’ın kayalarında % 0,4 oranında açığa çıkan sodyumun küçük bir miktarının hareketlenmesine neden olur. LCROSS çarpışması kayadaki sodyumun açığa çıkmasına yetecek kadar enerjiye sahip değildi.
“Yüzde 2 oranındaki sodyum değeri kuyrukluyıldızlardaki sodyum miktarlarıyla orantılıdır, bundan dolayı su ve içindeki sodyum bileşeni büyük bir olasılıkla kuyrukluyıldız kökenlidir” diyor Killen. Ancak aynı zamanda bu maddenin güneş rüzgarı da olmak üzere başka yollarla da uzaydan taşınması olasılığını da göz ardı etmek istemiyor. Killen’e göre buna en iyi yanıtı sudaki hidrojen izotopu analizi verecektir.
İzotop bir elementin farklı ağırlık ya da kütledeki durumudur. Örneğin çekirdeğinde bir nötron fazlası olan döteryum, hidrojenin ağır durumudur. Bir su molekülünde hidrojen yerine döteryum bulunabilir ama buna hidrojen içerikli suya göre daha az rastlanır. Güneş Sisteminde bu türden suya rastlanır. Eğer Ay’daki suyun içeriğinde döteryum oranı kuyrukluyıldız oranıyla aynı ise bu durumda buradaki suyun kuyrukluyıldızlardan geldiği söylenebilir. “Kirli kar topları” olarak nitelenen kuyrukluyıldızlar su dışında birçok maddeyi de bünyelerinde bulundurur.
Mayıs 2013’te fırlatılması planlanan Ay Atmosfer ve Toz Tarayıcısı (Lunar Atmosphere and Dust Environment Explorer-LADEE) aracı ile Ay’daki diğer uçucu maddeler hakkında bilgi edinilecek. Araç çok ince olan Ay atmosferinde birbiriyle ender çarpışan atomları gözlemeye çalışacak.
Ay araştırmaları önümüzdeki 10 yıl için çok önemli.Bunun sebebi Ay’ın yapılacak Mars yolculuklarının ve orada kurulacak gözlemevlerinin merkezi olacak olması.Ay’ın yerçekimi Dünya’dakinin altıda biri olduğundan araçları kaldırmak için çok daha az enerji gerekir.Bu da uzay araçlarındaki yararlı yükü artırmamızı sağlar.Ay’ın atmosferinin olmaması ya da yok denecek kadar az olması ise orada kurulacak teleskoplar ile harika gözlemler yapılabilir.
Ay’ın uzayda kolonileşmede yakın zamanda başrol oynayacağı açık.Ancak bunun için önce dünyadaki sorunlarımızı çözmeliyiz.İnsanlık tabiki daha fazla kaynak ve enerji için de diğer gökcisimlerini inceliyor.Dünyada problemler devam ederse Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak da olası.