Gösteriliyor: 611 - 620 of 634 Sonuçlar

Hubble Düzeni Araştırması: Gökadalar Nasıl Oluştu?

İki gökbilimci evrendeki gökada türlerine ve gökadaların evrimine yönelik yeni bir çalışma yaptı. Gökbilimciler, Dr. Andrew Benson ile Dr. Nick Devereux gökadalarin 13 milyar yıllık gelişimini inceledi.

Gökadalar, birkaç milyon yıldızdan bir trilyon yıldıza kadar büyüklü küçüklü yapıda dağılım gösteriyor. Gökadaların sınıflandırılmasıyla ilgili ilk çalışma 1930’larda Edwin Hubble tarafından yapıldı. Hubble tarafından biçimlerine bakılarak yapılan sınıflandırmaya “Hubble düzeni” adı verilir.

Samanyolu Merkezi Çok Manyetik

Başını Avustralya’daki Adelaide Üniversitesi’nden bir ekibin çektiği uluslararası bir topluluk, Samanyolu Gökadası’nın merkezindeki manyetik alanın, diğer bölgelere göre 10 kat daha güçlü olduğunu ortaya çıkardı. Gökbilimdeki verilerin sağlıklı olarak değerlendirilmesinde manyetik alanların büyük önemi olmaktadır. Bu nedenle Samanyolu’ndaki manyetik alanın net olarak hesaplanması önem kazanıyor. Araştırmaya Almanya’daki Max Planck Enstitüsü Nükleer Fizik Merkezi, ABD’deki Monash Üniversitesi’de katıldı.

Bir Yıldızda Sıcak Toz Diski Gözlendi

Şili’deki Gemini Teleskopuyla 500 ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızın çevresinde dolanan küçük, kayalık gezegen oluşumunu sağlayan tozlu yapı keşfi yapıldı. Yalnız keşfi bir farkı var. Güneş Sistemi’nin oluşumuna hiç de benzemeyen bir yapıda yoğun çarpışmalardan oluştuğu gözlendi.

Şimdiye kadar birçok yıldızın çevresinde dolanan sıcak toz ve gaz bileşenleri saptandı. Ancak HD 131488 yıldızının çevresinde bulunan biraz farklı. Burada henüz bilinmeyen türde yıldıza yakın sıcak bir disk ve yıldızdan çok uzakta soğuk bir toz kütlesinin birbiriyle çarpıştığı bilgisi alındı.

Uzaydaki Av

NASA’nın Chandra X-Işınları Gözlemevi ile Magellan teleskopları ile ilk kez bir karadelik, avını pençesine düşürmüş olarak yakalandı. Orta boydaki bir karadeliğin yakınındaki bir yıldız kalıntısı olan beyaz cüce yıldızı kendine doğru çektiği ve yıldızı yavaş yavaş parçaladığı ortaya çıkarıldı. Böylesi bir olay –eğer onaylanırsa- ilk kez görüntülenmiş olacak.

Bu olay yaşlı yıldızların barındığı bir kümede olağandışı parlamaya başlayan bir ışık kaynağı sayesinde fark edildi. Chandra’ya ulaşan X-ışını yoğunluğu ile gökbilimciler teleskoplarını bölgeye yönelttiler.

Bir Güneş’in Sonunu İzlerken

Dünya’dan 550 ışık yılı uzaklıktaki güneş benzeri bir yıldız ölümünden önceki son yıllarını yaşıyor. Chi Cygni adlı kızıl dev yıldızın boyutları Mars’ı içine alacak şekilde büyüdü. Yıldız zonklamalar yaptığından alınan görüntülerde bu hareketlilik göze çarptı.

Paris Gözlemevi’nden Sylvestre Lacour Güneş’in 5 milyar yıl sonunda yaşayacağını gördüğümüzü vurguluyor. Chi Cygni her 408 günde bir zonklamaya uğruyor. Yıldızın büyüklüğü 480 milyon km ile 780 milyon km arasında değişiyor. Yıldız en büyük boyutuna ulaştığında ise bizim Asteorid kuşağını yutacak bölgeye kadar büyüyor.

Bu Karadelik Bize Sanılandan Daha Yakınmış

İlk kez bir karadeliğin Dünya’ya olan uzaklığı net bir şekilde ölçüldü. Gökbilimciler 7800 ışık yılı uzaklıktaki bir karadeliği matematiksel modellere gereksinim duymadan yakınındaki bir yıldızdan yayılan radyo dalgalarını ölçerek hesaplamayı başardılar.

Gökcisimlerinin uzaklıkları trigonometrik paralaks denilen yöntemle ölçülür. Bu yöntemde gökbilimciler Dünya’nın Güneş çevresinde dolanmasının sonucunda bir yıldızın konumundaki değişikliğini (yıllık kayma değeri) ölçer.

Çarpışan Gökadalar

Yeni bir görüntü NGC-6872 ve IC-4970 gökadaları arasında süren çarpışmayı üç farklı teleskopla elde edilen verilerin birleştirilmesiyle elde edildi: Chandra ile X-ışını görüntüsü, Spitzer ile kızılötesi görüntü ve ESO’nun Çok Büyük Teleskobu (VLT) ile de görünür ışık (kırmızı, mavi ve yeşil dalga boylarında) ile alınan görüntü. Gökbilimciler gökadaların merkezlerinde süper kütleli karadelikler bulunduğunu düşünüyor.

Çok Uzaklardan Çok Parlak Bir Gökada

Milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki bir gökada NASA’nın Fermi Gama Işını Uzay Teleskobu’nun dikkatinden kaçmadı. 15 Eylül’de başlayan şiddetli parlamalarla gökada, görünen evrendeki en parlak gama ışını kaynağı oldu.

Gökbilimciler, 7.2 milyar ışık yılı uzaklıktaki Kanatlıat (Pegasus) takımyıldızındaki 3C-454.3 adlı aktif gökadanın bu görüntüsünü “muhteşem” olarak tanımladılar.

İtalya’daki Nükleer Fizik Enstitüsü’nden Gino Tosti, gökada içindeki karadelikte her neler oluyorsa çok yüksek hızlarla jet fışkırmaları algıladıklarını ve ve olağanüstü parlamanın nedeninin bu jetler olduğunu vurguluyor.

Alkor’un Çifti Bulundu

Büyükayı takımyıldızında çıplak gözle görünmeyen ve Alkor yıldızına eşlik bir yıldız olduğu keşfedildi. Keşfe göre Alkor’un eşi bir kırmızı cüce. Alkor iki Güneş kütleli olan genç bir yıldızdır. Büyük olmasından dolayı da ömrü daha kısadır. Ancak oldukça parlaktır. Büyükayı’daki Alkor ve onun yakınındakiler 500 milyon yıl önce aynı buluttaki maddeden oluşmuştur. Alkor yıldızı , Mizar ile birlikte aynı konumda yer alırlar. Galile’nin arkadaşlarından biri Mizar’ın aslında bir çift yıldı olduğunu keşfetti.

Mizar-Alkor çifti tarihte askerlik mesleği için bir test aracı olarak kullanılmıştır. Günümüzdeki ışık kirliliği nedeniyle bunu algılamak çok güç.

Fermi Teleskobu’ndan Mikrokuasar İncelemesi

Gökbilimciler Kuğu X-3’den yayılan yüksek enerjili gama ışınının ikili bir sistem tarafından oluştuğunu gösterdi. Sistemin üyelerinden biri olan büyük yıldız, yakınındaki bir nesnenin–nötron yıldızı veya karadelikde olabilir- etkisinden dolayı uzaya ışık hızının yarısı hızda radyo dalgası yayıyor.

Gökbilimciler bu tür nesneleri mikro kuasar olarak adlandırır. Bu tür nesneler merkezlerinde süper kütleli karadelik olan uzak gökadaların ve blazarların küçük bir kopyaları gibi çok güçlü radyo dalgalarını yüksek hızda yayınlarlar.