Abell 78 adlı gözü andıran bulut bir yıldızın yaşamı ile ölümü hakkındaki hikâyeyi anlatıyor. Bulutsular ölmekte olan bir yıldızın uzaya attığı dış katmanlarıyla oluşur. Bu süreç yıldızın yaşamı içinde kısa sürede gerçekleşir.
0,8 ile 8 Güneş kütleli bir yıldız milyarlarca yıl çekirdeğinde yaktığı nükleer yakıtını tükettiğinde dış kabuklarını atarak sıcak bir beyaz cüceye dönüşür. Yıldızın çevresindeki alanda ‘gezegenimsi bulutsu’ adı verilen güzel bir gaz ve toz bulutu oluşur. Bu ad 18. Yüzyıldaki gökbilimcilerce aslında bulut yapısında olan cisim gezegeni andırdığı için verildi.
Ancak görüntüdeki bir gezegenimsi bulutsunun tekrar canlanması pek görülen bir şey değildir. Şimdiye kadar bir avuç kadarı keşfedilen yeniden canlanan bulutsular fırtınalı geçmişleriyle ilgili ipuçları sunuyor.
Hidrojeni helyuma çevirerek enerjisini sağlayan yıldızın çekirdeğindeki bu nükleer tepkime bittiğinde çekirdek içe doğru çökerken dış katmanlarını uzaya atar. Yoğunlaşan çekirdekte böylece helyum füzyonu başlar.
Yenilenen nükleer tepkime çok daha hızlı rüzgârlar oluşturarak uzaya çok daha fazla malzeme atar. Uzaya atılmış eski malzeme ile yenisi arasındaki etkileşim bulutun şeklini belirler.
Abell 78’de yavaş ve hızlı rüzgârlar arasındaki etkileşim, bulutun bir milyon dereceden daha fazla ısınmasına neden olur. Bu da bulutta X-ışını üretir. Gökbilimciler buluttan yayılan X-ışınlarını ESA’nın XMM-Newton gözlemevi ile izlemektedir. Buna diğer bir örmek de Abell 30’dur.
Bu görüntü üç renkten oluşur. Oksijeni gösteren yeşil ve helyumu işaret eden kırmızı renkler optik alanda, XMM-Newton ile alınan X-ışını verileri ise mavi ile gösterilmiştir.