Herschel Uzay Gözlemevi merkezlerinde büyük gökadaların bulunduğu evrenin ilk kümelerinin olduğu bölgeyi tespit etti. Bu parlak gökadalar evrenin en işlek yerine doğru hareket etme eğiliminde olduğu da belirlendi. Bu bilgi ile kuramcılar gökada biçimleriyle ilgili kuramlarını tekrar gözden geçirebilecek.
Geçtiğimiz on yıl boyunca gökbilimciler uzak evrendeki bu tuhaf görünümlü gökadalarda olağandışı oranlarda yıldız oluştuğunu ve bunun mevcut kuramlara ters düştüğünü şaşkın bir dille ifade ediyorlardı. Herschel Uzay Gözlemevi’nin geniş alanlar üzerindeki haritalama yeteneği ile bu binlerce gökada görülebiliyor, konumları tespit edilebiliyor. Elde edilen çalışmayla bu gökadaların büyük gökada kümelerinin merkezinde biriktiği sonucuna ulaşıldı.
Herschel, Tayf Ölçer ve Fotometrik Görüntüleme Aracı (Spire) ile gökyüzünün 15 derecelik açısını (Dolunay’ın 60 katı büyüklüğünde bir alanı) tarayabilmektedir. Şimdiye kadar Büyükayı ve Ejderha (Ursa Major, Draco) takımyıldızlarının haritası elde edilmiştir. Herschel’in algıladığı uzak kızılötesi dalga boylarındaki cisimler genellikle ışığı bize 10 milyar yılda ulaşabilen gökadalardır.
Yukarıdaki görüntü, Herschel’in görüntülediği bölgelerden küçük bir kısmının renklendirilmiş halidir. Işığın hemen hemen her noktası içinde milyarlarca yıldızı olan bir gökadayı temsil etmektedir. Renklerin dağılımı ise Herschel kızılötesi dalga boyuyla algıladığı kuvvetli, zayıf parlaklığı ya da soğuk, sıcak tozdan oluşan gökadaları simgeler. İlk bakışta sanki rastgele renklendirilmiş gibi görünen görüntü, incelenince gökadanın olmadığı boş bölgelerin çok az olduğu fark edilir. Uzayda gökadalar arasındaki bu etkileşim evren tarihi hakkında da bilgi edinilmesini saplar.
Birleşik Krallık Uzay Merkezi’nden Uzay Bilimleri Bilimi’nin müdürü David Parker: “Herschel erken evrendeki yıldız oluşumunun sırlarını çözerek günümüz gökadalarının nasıl geliştiğini gösterir. Biz başarılı Herschel projesinde yer almaktan dolayı çok mutluyuz” diyor.
Herschel yıldızlar arasındaki görünür ışıkla görünmeyen soğuk gaz ve toz yapılarını görebilmektedir. Çok daha yakın gökadalara baktığında bu yapıları daha net görmektedir. Örneğin çarpışma sürecindeki 50 milyon ışık uzaklıkta bulunan Anten (Antennae) Gökadaları da gözlem sürecinin bir parçasıdır. Herschel yıldızlardan gelen ışığı değil, içinde yeni yıldız oluşturan toz bulutlarını görür. Günümüz evreninde ender rastlanan böylesi gökada çarpışmaları ile yeni yıldız oluşumları artış gösterir. Milyarlarca yıl önce daha sıkı olan gökadalarda bu tür çarpışmalar çok fazlaydı.
Uzak gökadaları kızılötesiyle algılayan Herschel, evrenin gözlenmesine yönelik yeni pencere açmasına karşılık resmin tümünü göremiyor. Evrenin dörtte üçü parlak olmayan gizemli “karanlık madde”den oluşuyor. Maddeyi etkileyen karanlık maddenin neden oluştuğunu bilmediğimizden onu göremiyoruz. Işık yaymamasına karşılık karanlık maddenin varlığını, maddeyi etkilemesinden ve milyarlarca yıl içinde kümelerdeki gökadaları birbirine yaklaştırdığını biliyoruz. Evrenin tarihi boyunca bunun nasıl oluştuğuyla ilgili yapılan bilgisayar benzetimleriyle gerçek ölçümler karşılaştırılarak bir sonuca ulaşılması hedefleniyor.
Herschel’in Spire gözlemleriyle ve HerMES programının sonuçları parlak gökadaların bulunduğu yerlerde karanlık maddenin de evreni kapladığı görülüyor. 10 milyar yıl önce bu gökadaların çoğu bugünkülere göre çok daha fazla sayıda yıldız oluşturmaktaydı.
Samanyolu Gökadamız içinde bulunduğu kümenin merkezinden 60 milyon ışık uzaklıktadır. Komşu küme ise 300 milyon ışık yılı uzaklıktadır. Buna karşılık 10 milyar yıl önce gökadalar arasındaki uzaklık 20-30 milyon ışık yılıydı. Gökadaların birbirine bu kadar yakın olması çarpışmaların sık gerçekleştirdiğini gösterir. Çarpışmalar sonucunda gökadaların içindeki toz ve gaz bulutları hızla karışıp yeni yıldızları oluşturmuşlardır. Herschel bizi bu uzak evrendeki gökadaların birbirleriyle karanlık maddenin etkisiyle çarpıştığı zamana götürüyor.
Bu sonuçlar beklenmedik değil. Herschel zaten bunu görebilmesi için tasarlanmıştı. Herschel bulguları üzerine kuramcıların biraz kafa yorması gerekecek.
Kaynak: Astronomy