İspanya’da başını Prof. Agustín Sánchez Lavega’nın çektiği gezegen bilimcilerinden oluşan bir ekip Jüpiter’e Geçtiğimiz Temmuz ayında çarpan cisimle ilgili son araştırma sonucunu yayınladılar.
19 Temmuz 2009’da Avustralyalı Amatör Gökbilimci Athony Welsey ile keşfedilen çarpışma sonunda Jüpiter’in kutup bölgesine yakın bir kısmında siyah noktanın oluştuğu gözlendi. Çarpışmadan 3-4 saat kadar sonra görünür duruma gelebilen gezegenin güney kutbunda rastlanmıştı. Çarpışma sırasında bu bölge dünya yönünden ters tarafta kaldığı için ancak birkaç saat sonra gözlem gerçekleşmişti. Jüpiter 15 yıl kadar önce de, 1994 yılının Temmuz ayında Shoemaker Levy kuyrukluyıldızının çarpmasıyla gündeme oturmuştu.
Dünya üzerindeki gözlemevleri olayı duyar duymaz teleskoplarını Jüpiter’e yöneltmişler ve dev gezegene çarpan cismin asteroit ya da kuyrukluyıldız olabileceği belirlenmişti. Aralarında Hubble Uzay Teleskopu’nun da bulunduğu birçok teleskop olayın incelemesinde kullanılmıştı. Birkaç ay süren çalışmadan sonra iki bildiriyle olayın gezegen atmosferindeki etkisi hakkında sonuçlar yayınlandı.
Çalışmalara göre çok siyah renkteki bölge Jüpiter atmosferinde 5000 km’lik bir alanı kaplamış ve atmosferden 8000 km yukarıda oluşmuştu. Dünyadan çok daha küçük olan cismin çarpışma etkisiyle oluşan siyah bulutun milimetrenin binde biri ölçeğindeki taneciklerden mi yoksa yüksek sıcaklık etkisiyle mi oluştuğu henüz bilinmiyor.
Oluşan kül, İzlanda’da patlayan yanardağdan püsküren küllerin havada dolaşması gibi, Jüpiter’deki güçlü rüzgarların etkisiyle yayılmaktadır. Bu bölgeye asteroit ya da kuyrukluyıldızın düştüğü konusunda ciddi şüpheler bulunmaktadır. Bunun bir kuyrukluyıldız olduğu varsayılırsa siyah bölgenin kapladığı alanın 500 metre dolayında olması gerekirdi.
Böyle bir cismin Jüpiter’e düşmesi, 0.5 ile 1 km boyutlarındaki bir cismin Jüpiter’e çarpma olasılığının 50-250 yıl arasında gerçekleşeceği düşüncesine karşılık cisim yalnızca 15 yıl sonra düşerek bu istatistiği yalanlamıştır. Şimdi bunun gibi çarpışmaların her 10-15 yıl aralığında gerçekleşeceği düşünülüyor.
Gezegenlerde gerçekleşen bu tip çarpışmalar dünyada olabilecek çarpışmalarla ilgili bilgi edinilmesini sağlar. Böyle bir cisim dünyaya çarpmış olsaydı sonuç bir felaket olurdu. Dünyanın şansı Jüpiter gibi büyük bir gezegenin böylesi büyük boyuttaki nesneleri kendine doğru çekerek bir koruyucu şemsiye rolünü üstlenmesidir.
Kaynak: Science Daily